Diktatörden, Demokrat Olur Mu?
- 16/04/2018
- 1
Güney ve Kuzey Kore Liderleri gelecek ay ABD Başkanı Trump ile üçlü barış görüşmesine hazırlanıyor. Kışın olimpiyatlardaki olumlu ve sıcak havanın yerini bahara bırakıp bırakmayacağı merak konusu. Bütün dünyanın gözü kulağı mayıs ayında yapılacak toplantıda olacak.
Bu yumuşamayla beraber, akıllara gelen soru şu Kuzey Kore lideri sıcak bakıyor mu? Daha önce birkaç kez ikili barış görüşmeleri olsa da üçlü zirve, ABD başkanın da aynı masada olduğu bir görüşme ilk defa olacak. Görüşmeyi kabul ne anlama geliyor? Nükleer silahlardan arındırılması ve barış görüşmeleri konusunda Güney Kore ve ABD’nin tutumu belli ama Kuzey Kore’nin yaklaşımı ve adımları merak konusu. ABD bu görüşmede umutlu ve beklentisi yüksek.
ör
Tarihi görüşme öncesi Kuzey Kore’yi ve liderini yakın merceğe alalım. Dünyada Kuzey Kore ifadesi demokrasiden ve hukuktan uzaklaşmanın, monarşik veya dikta yönetime örnek olarak kullanılageldi. Küçük bir ülke olsa da ABD gibi ülkelere kafa tutan, bazen tehdit eden bir ülkeyi ve liderini tanımak lazım. Bu gücü nerden alıyor? Neyine güveniyor? Gerçekten dünyaya yansıdığı gibi dediğim dedik biri mi? Nasıl bir hayatı var? Halkın lidere desteği ne kadar?
Biyografi yazılarını okuma insana genelde sıkıcı gelir. Bunun için işin ayrıntı ve magazinine girmeden kısaca izaha çalışacağım. Kuzey Kore’yi doğru tanıma adına faydalı olacağını düşünüyorum.
Şuan ki lideri Kim Jong-un 2011 yılının aralık ayında babası kalp krizinden ölünce 27 yaşında ülkenin başına geçer. Üç oğlanın en küçüğünün başa geçmesi Kuzey Kore’de babadan sonra büyük oğlan yönetim hakkı geleneğine de ters bir durum. Büyük oğlan yabancı gelenekle yetiştiği için onun uygun olmayacağı, ortanca oğlanın mülayim olmasıyla en küçüğün saldırgan yapısı arasında tercihte küçüğün yönetimde daha etkili olacağı kanaati olur. Yani burada lider olunmaz doğulur kuralını görüyoruz.
Aslında 2008 yılında babası felç geçirince devleti idare için ısınma hazırlıkları yapıyor ve askeri birimleri kontrol ve denetlemelere başlıyor. Komşu ülkelerin genç yaşta ve liderlik tecrübesi olmayan birinin yönetimde ömrünün uzun olamayacağı, yaşlı eski askeri kadro tarafından darbe ile indirilir beklentisi de boşa çıkınca tamamen ülke yönetimini kontrolüne alıyor. Konumunu pekiştirmek için nükleer programlarına ve zaman zaman nükleer testlere devam ediyor. Bazı kaynaklara göre 20’den fazla nükleer silahı olduğu hatta ABD’yi vurabilecek kapasitede silahlarının olduğu iddia ediliyor.
Dikkat ederseniz “iddia ediliyor” ifadesine çok başvuruyorum. Çünkü bazı bilgiler sağlıklı değil. Çünkü tek taraflı bir ajanstan servis edilen ve başka kanallar tarafından teyit edilemeyen bilgiler.
Sovyetlerin dağıldığı, Kuzey Kore’ye yardımların kesildiği açlık ve salgın hastalıklardan 2 milyona yakın Kuzey Koreli’nin öldüğü 1990’lı yıllarda, Kim Jong-un İsviçre’deymiş. Çocukluğu lüks ve rahat içerisinde geçmiş. Küçük yaşta araba kullanmayı öğrenmiş. Basketbolu ve basketbolcu Michael Jordan’ı çok seviyormuş. Hollywood filmlerini izlemeye çok vakit ayırırmış. İsviçre’deki Okul arkadaşlarının ifadesine göre dersleri pek de parlak değilmiş. 11 yaşından itibaren tabanca taşımaya başlamış. Belli ki çocukluğunu tam yaşayamadan çevresi tarafından devlet yönetimine hazırlanmış. 2006 yılında Kim Il-Sung Askeri Üniversitesinden mezun olmuş. Mezun olduktan iki ay sonra nükleer test denemesi yapmış. Bu babasının hoşuna gidiyor ve dedesinin yolunda olduğuna yorumlanıyor. 2009 yılında evleniyor. İlk erkek çocukları 2010 yılda doğuyor, ikincisi kız olarak 2013 yılında ve son çocuğu da 2017 yılında doğuyor. Toplam 3 çocuğu var.
Dış basına servis edilen haber veya fotoğraflarda genelde askeri yerleri, kamyon, traktör fabrikalarını denetlerken görülüyor. Kendini dinç ve sağlıklı göstermeye çalışıyor. 2012 yılında halka konuşma yaparak sıkıntılı günlerin geride kaldığını, kemer sıkmak zorunda kalmayacaklarını ve nükleer silahlanmayla birlikte refah seviyesi yükseltme çabasında olacaklarını söyledi. Kim’in teşvik ettiği ekonomik kalkınma vizyonu, kayak merkezlerini, binicilik kulübü, paten ve eğlence parkları, yeni bir hava limanı inşası dış dünyaya entegre olarak yorumlanıyor.
Kuzey Kore ile ticaret ve finansal bağları kesmek için BM Güvenlik Konseyi kararları da dahil olmak üzere ABD’nin Çin’e baskı yapması ve Kuzey Kore’ye yeni yaptırımlar uygulanması Kuzeyi görüşmelere zorladığı şeklinde yorumlanıyor. Kim Jong-un askeri ve siyasi yönden güçlü olsa da bu dip dalgayı ve dış baskıları dikkate almayı ihmal etmiyor. Yasaklayıcı bir zihniyettense uzlaşmacı yolu tercih ediyor.
Bu dip dalgayı önemsemesi halk ve demokrasi için önemli bir aşama. Çünkü demir perde bir ülkeden tül perde (şeffaf) ülkeye geçiş kalenin içten çökertilerek olacağının kendisi de farkındadır diye düşünüyorum. Direnmek yerine uzlaşmacı yolu tercih etmesi Kore Yarımadası’nın menfaatine olacaktır. Çünkü günümüz teknolojiyle gerçekleri gizlemek daha zor.
Önceleri halkın dış dünyayla bağlantısı azdı. Her söylenen mutlak doğruydu. Çünkü halka aktarılan haber veya bilgilerin % 71’i sadece devlet kanalı tarafından veriliyordu. Fakat cep telefonu ve internet teknolojisi ile bu durum çok değişti. Hatta Çin’den kaçak yollarla ülkeye cep telefon girişinin olduğu iddia ediliyor. Farklı kaynaklardan bilgi edinme, tüketimin artması ve zengin kesimin ortaya çıkmasıyla güneyin çok geliştiği ama kuzeyin gelişmediği gerçeği daha fazla gizlenemiyor.
Tam da bu nokta Güney Kore’de geçen aylarda yapılan PyeongChang 2018 Kış Olimpiyatlarına katılma, oyuncu, seyirci ve sanat topluluğu gönderme kararı alıyor. Aralarında kız kardeşinin de olduğu ve Kış Olimpiyatlara gönderdiği üst düzey heyetle Seul hükümet yetkililerini Kuzeye davet ediyor. Daha sonra bu davet gerçekleşiyor. Nükleer konusunda görüşmelere devam edilebileceğini söylüyor. Gelinen son noktada bu ayın 27’sinde iki ülke yetkilileri Seul tarafında bir araya gelecek. Mayıs ayında ise ABD başkanıyla üçlü zirve olacak.
Kim, ABD ile bir çatışma içerisine girmeyi istemiyor. Kendi gücünün farkında ve nükleer denemeleri caydırıcı güz olarak görüyor. Üvey kardeşinin Malezya’da öldürülmesi, Nükleer silaha sahip Libya lideri Kaddafi ve Irak lideri Saddam Hüseyin’in başına gelenlerden sonra ısrarcı olmaması, müzakereler açık olması bir yumuşamasının ifadesi olarak yorumlanabilir.
Neyse efendim, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un hayatından çok yönetim şeklini konuştuk. Kim demek K.Kore demek K.Kore demek Kim Jong-un demek. Yazıyı daha fazla uzatmadan sonlandıralım.
Diktatör bir aileden doğup, aile geleneği ve askeri disiplinle yetiştirilip devletin başına getirilmiş ve 7 yıl ülkeyi monarşiyle yönetmiş olsa da halkın refahı ve huzuru için demokrasiye geçiş yapabilir. Gücünün veya güçsüzlüğünün farkına varması bir erdemliliktir. Kore halkının barış ve huzuru için henüz geç kalınmış değildir.
Mayıs ayındaki üçlü görüşmelerde barışa ve huzura kapı aralanması temennisiyle barış ve huzur içinde kalın efendim. Gelecek hafta yeni bir konuyla görüşmek üzere…
One thought on “Diktatörden, Demokrat Olur Mu?”