LG elektornikte dünya devi
Mesafe olarak uzak, dostluk ve samimiyet bakımından yakın ülke Güney Kore’den anlatacağımız sıradaki başarının adresi: LG
Bu hikâyemizin de kahramanları isim olarak farklı ama dünya markası olma yolunda göstermiş oldukları gayretleri, önceki (Hyundai ve Samsung) markaları ile aynı.
1931 yılında kurucusu Guinhoe’nin manifaturacılıkla başlayan serüveni, 1947’de In Hwoi Koo tarafından “Lak Hui Kimya Endüstrisi” (İngilizce: Lucky Chemical Industry) adını alır. Ev temizlik ürünleri ve kozmetik ürünleri üretir.
Zamanın şartlarına göre yatırım yapan firmanın elektronik alanda faaliyeti ise 1958’de Goldstar firmasını kurmasıyla başlar. Bir yıl sonra ilk Kore malı radyoyu üretir. Radyo evlerin başköşesinde yerini alır. Bu yıllarda şirket petrokimya ve elektrik/elektronik olmak üzere iki temel faaliyet alanına yatırım yapar. Bu yatırımın meyvelerini de; siyah-beyaz televizyonu, çamaşır makinesi ve asansörü üreterek alır. Halkın işini kolaylaştıran bu üretimler büyük bir ilgi görür.
Cha-Kyung Koo 1969 yılında şirketin ikinci başkanı olur. Küreselleşen dünyanın farkına vararak, şirketin büyüme ve küreselleşme planlarını hazırlar. Şirkete yeni bir canlılık getirir. Ertesi yıl şirket hizmet sektörlerinde büyümeye ve araştırma-geliştirme faaliyetlerini arttırmaya başlar. Eskiden yaptığı kozmetik işini ihmal etmez. 1983’te Lucky Kimya Endüstrisi yeniden yapılanarak, temel faaliyet alanı olur ve kozmetik sektörüne tekrar önem verir. Bugün bile kozmetik ürünler Kore düğünlerinde çeyizlerin baş listesidir. Ve çok önemli bir yekûn tutar.
1990 yılında, Bon moo Koo’nun 3. başkan olmasıyla yeni hedefi, “dünyanın 1 numarası olmak” tır. 90’lı yıllarda şirket kimya, enerji, elektronik, haberleşme, bilgi sistemleri, finans ve çeşitli hizmet sektörlerinde faaliyet göstererek, dünya çapında bir şirket haline gelir. 2006 yılında Chocolate adlı telefon modeli ile Hong Kong tasarım ödülünü kazanır. Biz zamanlar siyah beyaz televizyon üretirken zamanı iyi okuyup ona göre yatırım yaparak 2006 yılında dünyanın en ince LCD ekranını ve en ince düz ekran televizyonunu tasarlar. Bayrağı devralan şirketi bir adım daha öteye götürür. Yani babaların koydukları adlarla kalmamışlar.
1995 yılında “Lucky – Goldstar”‘ın bir kısaltması olarak LG ismini alır. Slogan olarak da; “Life’s Good – Hayat Güzeldir” kullanır. Büyük bir şirketler topluluğu olarak, elektronik, Cep telefonu ve petrokimyanın da dâhil olduğu birçok alanda faaliyet göstermeye devam eder.
Mobil İletişim, Dijital Aletler, Dijital Görüntü Cihazları ve Dijital Medya. LG dünyanın önde gelen GSM ahizesi, klima, buzdolabı, çamaşır makinesi, elektronik ev aletleri, optik sürücüler, DVD oynatıcı, düz ekran TV ve Ev Sinema Sistemleri üreterek hayatın gerçekten güzel olduğunu, müşterisine hayatı rahat ve güzel yaşaması için teknoloji adına ne kadar kolaylık varsa sağlamayı düşünmüşler, planlamışlar ve yapmışlar.
2015 yılını son çeyreğiyle beraber bir yılda 59,7 milyon akıllı telefon satışı gerçekleştirir. LG, mobil piyasasında şimdilik istediği satış rakamlarını yakalayamasa da firmanın genel elektronik ürünler bölümünden kârı 109 milyon doları geçer.
Şirketle alakalı son dakika gelişmesini ifade etmeden yazıyı bitirmek olmaz. 21 Şubat 2016 tarihinde İspanya’nın Barselona kentinde yapılacak Dünya Mobil Kongresinde (MWC)  yeni ürünü LG G5  telefonu tanıtacağınızı duyurdu.
Uzun lafın kısası; LG’ de kuruluşundan bugüne bayrağı devralan oğulları, şirketi hep bir adım öteye götürmüş. Uzun vadeli başarı için AR-GE’ ye büyük bir bütçe ayırmış. Japonya’dan kopya çekmiş ama hep aynı kopya ile devam etmemiş geliştirerek kalite anlamında Japonya’ya kafa tutan birer marka haline getirmişler.
O zaman Türkiye olarak kafalara şu soru mu geliyor? Yer altı zenginlikse biz Güney Kore’den daha fazla hammaddeye sahibiz. Bizde de un, şeker, yağ var ama neden helva yapamıyoruz?
Aslında bu sorunun cevabı yazının satır aralarında geçiyor ve çok basit. Yine de başarılı olmamız için bu kıssadan yola çıkarak yapılması gerekenleri şöyle özetleyebiliriz;

  • Ar-Ge’ye büyük bir bütçe ayrılmalı,
  • Devlet ekonomi politikalarında kararlı durmalı,
  • Önce eğitim, sonra teknoloji politikalarına yoğunlaşmalı,
  • 5’er yıllık kalkınma planları günlük siyasete kurban edilmemeli,
  • Taklit edeceğiniz ülkeye öğrenci göndererek sağlam bir beyin takımı kurulmalı,
  • Yerli mal yurdun malı, herkes onu kullanmalı sözü sözde kalmamalı,
  • Yerli malı zihniyeti, okullarda elma, portakal, ceviz ve kuru yemişe tüketmekle kalmamalı,
  • Ülkedeki her yerli ürün değerli sayılmalı.
  • Yabancı ürünlere karşı ülke milliyetçiliği yapılmalı,
  • İç piyasadaki üreticiyi korumak için ağır cezalar uygulanmalı,
  • Örnek: IPAD’in Güney Kore’ye girişi 8 ay gecikmiş, kullananlara 20 bin USD ceza verilmiş,
  • Alım gücü yüksek Güney Kore’ de trafikteki arabaların %75 yerli. Kullanılan cep telefonları ve teknolojik ürünlerinde de oran aynı,
  • Krizleri iyi değerlendirmeli,
  • Bu dönemlerde doların ve faizin yönü değil dünyada tüketicinin talebi ve gittiği yön iyi okunmalı,
  • Faize değil üretime yatırım yapılmalı,
  • Az tatil yapıp çok ve nitelikli çalışmalı.

Yukarıdaki maddeleri daha da çoğaltabiliriz. Bizim de ürünlerimizin dünya markası olması için asgari olarak bunları yapmamız şart. Çünkü kardeş ülke Güney Kore böyle yaparak bugün zirveye çıkmış.
Sonuç olarak Güney Kore ‘nin 3 şirketinden anladığımız: Dünya markası olmak için hedef olarak en iyisi olmayı düşünen büyük şirketler, kendi ürününü tercih eden, çok çalışan, çok okuyan bir halk, teknolojiyi kopyalayıp onu geliştiren CEO’larınız ve bir orkestra şefi gibi yöneten ekonomi yönetiminiz varsa siz de parmakla gösterilirsiniz.
Yoksa riski göze almayıp, siyasi iradeye göre yatırım politikası belirleyen sanayiciyle, yatırımlarını emlak ve inşaata yatırım yapan zenginlerle bu iş olmaz.