Space Sweepers

Space Sweepers – uzun zamandır beklediğim Kore Filmi- nihayet Netflix’e teşrif etti. Bu film için Kore’nin çektiği ilk uzay filmi diyebiliriz. Sağ olsunlar bu türün meraklısının kaçırmayacağı bir film yapmaya çalışmışlar. Ortaya çok seviyesiz bir film çıkmamış ama sanki büyük bir boşluk var filmde.

Bilimkurgu filmlerinden beklentim yüksek olduğu için hayal kırıklığına uğramam kolay oluyor. İstiyorum ki yepyeni bir bakış açısı katsın hayatıma. Daha önce söylenmemiş bir şeyler söylesin. Bizi iki saatin sonunda bambaşka birine dönüştürsün. Beklentimin yüksekliğinin ben de farkındayım. Ancak böyle mükemmel yapımlar da arada bir çıkmıyor değil. Contact, 2001: A Space Odyssey, Gravity, The Martian, İnterstellar, Arrival gibi filmler çıtayı bir hayli yükseltince klişe bir uzay filmine insan ayırdığı zamana acır hale gelmeye başlıyor.

Space Sweepers ve Çeviri Teknolojisi

Sadece diğer filmlerde pek rastlamadığımız bir teknolojiyi kullanmışlar bu filmde. Çeviri yapan kulaklık teknolojisi. Bu teknolojiden biz de faydalanmaya başladık. Akıllı telefonlarımıza kendi çapında çeviri yapmaya çalışan aplikasyonlar yükledik. -Ucundan kıyısından da olsa- bu teknolojinin insanlığa ne büyük bir hizmet olduğunu yaşayarak tecrübe ediyoruz. Tabii ki Space Sweepers filmimizde yıl olmuş 2092. İnsanlık olarak uzaya çıkmışız. Uzayda takılıyoruz, gidiyoruz, geliyoruz; dünya yaşanmaz bir yer olmuş, topluca uzaydayız. Bu çeviri teknolojisi de kendini aşmış ve artık çevirmenlere bile gerek kalmamış. Espriler, argo kelimeler havada uçuşuyor ama uzay çağı teknolojisi sağ olsun ne diyorlarsa hemen birebir çeviriyor.

Bugünlerde konuşulan bir konu bu değil mi? Dört dil bilenlerle dalga geçilmeye başlandı bile. “Yav 3-5 dil daha öğreneceğim diye ömrünü heba ettin, bak artık gerek kalmayacakmış dil öğrenmeye!”

Şu an Vietnamca öğrenmeye başlayan ben, böyle dalga geçenleri duydukça sinirlenmiyor değilim. İçten içe bir robotun ya da bir aletin yerini insan aklı ve insan kalbi/sezgisi dolduramaz düşüncesini taşıyorum. Biraz safça olabilir bu ama kültür ve mizah makinelerin öğrenebileceği bir şeymiş gibi gelmiyor. Terimleri, deyimleri, atasözlerini bir makineye istediğiniz kadar yükleyin. Ya bir şiiri tam manasıyla çevirebilir mi? Ya kendi kendinize bulduğunuz ve kafa yapınıza uygun bir dostunuzla dakikalarca güldüğünüz ama kimsenin anlamadığı o espriyi bir makine tam olarak çevirebilir mi?

Ya siz, bilimkurgu sever misiniz? Ya uzaylı bilimkurgu filmlerini? Ben içinde metafor dolu, mesaj dolu bilimkurgu filmlerine bayılırım. Bir ümitle ekran başına geçtiğim Kore filmimiz Space Sweepers beni bu açıdan hüsrana uğratsa da uzayda Korelileri görmek -yabancı bir memlekette akrabamı görmek gibi -çok ilginç geldi. Çünkü her zaman görebileceğiniz bir şey değildir bu. Koreliyi görseniz de Korece konuştuğunu göremezsiniz. Uzayda herkes İngilizce konuşur. Aksanlı aksansız… Çünkü senarist Amerikalı arkadaş öyle uygun görmüştür. Çeviri yapan kulaklık teknolojisi sayesinde tüm film boyunca Amerika’nın dil baskısını üstümüzde hissetmedik. Kim bilir belki gelecekte tek bir dil hâkim olacak belki de diller çeviri yapabilen makineler sayesinde varlıklarını koruyacaklar… Korona’yı atlatır da 2092’ye kadar yaşarsak göreceğiz neler olacak…

Not: Bu bahsettiğim teknoloji yine bir Kore bilimkurgu filmi olan Snowpiercer filminde geçmişti. Onu da seyretmeyenler varsa şiddetle tavsiye ederim.