Türk Suwon Okulu Kore

Şimdi okuyacağınız yazı, Kore Gazisi Mehmet Ziya ÖZTÜRK röportajının tamamı ve Türkçe orijinal halidir. Koreli gazeteci Esther Chung ‘un, Kore gazilerimizle Kore Savaşı’nın 70.yılında Korea JoongAng Daily gazetesinde 26 Temmuzda bir kısmı yayınlanan  röportajdır.

Ne mutlu bize ki bu röportajın yapılmasında emeğimiz vardır. Keyifli okumalar…

  • Kore Savaşı sırasında Kore’ye varış tarihinizi ve Kore’den ayrılış tarihinizi söyleyebilir misiniz? Kore’ye vardığınızda kaç yaşındaydınız?

Kore’ye 21 Ekim 1952 İskenderun limanından kalkan bir gemiyle yolculuğumuz başladı. 21 yaşındaydım ve tamamen gönüllü olarak bu hizmete başvurdum.

  • Savaşta görev almak/ hizmet etmek için gönüllü olmaya nasıl karar verdiniz? O zaman savaş/çatışma hakkındaki düşünceleriniz /anlayışınız neydi?

Her zaman savaşın nasıl bir şey olduğunu düşünmüşümdür ve o yaşlarda bir grup arkadaş gitmeye karar verince ben de cesaret alarak onlarla gönüllü oldum.

  • Savaş sırasında rütbeniz ve göreviniz (asker / denizci / hava kuvvetleri olarak) neydi ve hangi şehirdeki savaşlara katıldınız?

Savaş sırasında motorlu topçu alayında 1. Tabur karargâhta muhabere (iletişimden sorumlu) olarak görev aldım. Savaş sırasında birlikler arasında irtibatı sağladım. İleri sürülmüş gözetleme olarak ateş hattından gelen muharebeye cevap veriyor, birliklere muharebe temin ediyordum. Hatta bir gün Üsteğmen Sertaç Bey, “Kesinlikle hatları kesme bombardıman yapıyoruz.” dedi. Çatışmalar sırasında hatları kesmemek şartıyla irtibatı koruyarak düşmana büyük zayiat verdik. Savaşta Kunuri muharebesi’nde zor şartlarda görev aldım.

  • Savaş sırasında yaşadığınız ve hatırlayabildiğiniz mümkün olan en fazla ayrıntıyı, en iyi ve en kötü anılarınızı yeniden söyleyebilir misiniz?
Kore Gazisi Mehmet Ziya Öztürk
Kore Gazisi Mehmet Ziya Öztürk

Savaş sırasında gece keşifteyken karanlıkta arazide ağlayan bir bebek sesi geldi. Anne ve babası hunharca öldürülmüş 5 yaşlarında minik bir kız çocuğu bulduk. Ağlayan bu çocuğu sakinleştirerek birliğimize getirdik ve O’na sahip çıktık adını da Ayla koyduk. Ben terzilik bildiğim için soğuktan korumak için Ayla’ya battaniyeyi keserek kaban diktim. Çok mutlu oldu. Birliğimizin adeta maskotu idi. Yıllar sonra Ayla 67 yaşındayken İstanbul’da buluşma fırsatımız oldu. Son derece duygulandım…

Başka bir anım da, bir gece nöbeti esnasında Kuzey Koreli bir kaçak yakaladım, elinde bir bohça dolusu para vardı. Bana parasını almayı ve kendisini serbest bırakmamı söyledi ama ben kabul etmedim. Sabaha kadar bekledikten sonra nöbet değişimine gelen arkadaşımla 2 saat daha beraber nöbet tutarak esiri parasıyla beraber birliğimize teslim ettik. Esir kampına gönderildi.

22-23 Nisan gecesi yine ileri gözetleme görevindeyken, Üsteğmen Mehmet Gönenç birliğimizden kaybolan bir arkadaşımızı bulmak için çevreyi bildiğimden beni gönderdi. Bu esnada birlik düşman tarafından maalesef kuşatılmış. Mehmet Gönenç geri çekilmek yerine tüm ateşi üzerine alarak kahramanca savaşmış ve ölmüştür.

  • Türkiye’ye döndükten sonra Kore’de kurduğunuz temasları/ bağları devam ettirebildiniz mi? Türkiye’ye tekrar ayak uydura bildiniz mi?

Türkiye’ye döndükten sonra bir müddet savaşın dehşet verici anlarını hatırınızdan silemesek de bir süre sonra normal hayata döndüm. Kore’de omuz omuza çarpıştığım Koreli asker arkadaşlarımla ara ara irtibatımız oldu. Zor zamanlarda bir kuru ekmeği bölüştük. Birbirimize “Kan Kardeş” diyorduk.

  • Savaştan sonra Kore’ye tekrar gezmek için gelebildiniz mi? Geldiyseniz ilk kez ne zaman geldiniz? Geldiyseniz, geldiğinizde ne tür değişiklikler fark ettiniz. Bu deneyim olumlu / olumsuz muydu? Bugün Korelilerin günlük yaşamlarını gözlemleyebildiğiniz zaman, savaş sırasında korumaya çalıştığınız değerlerin korunduğuna dair herhangi bir işaret gördünüz mü?

Savaştan sonra 2009 yılında Kore’yi tekrar ziyaret etme fırsatım oldu. Yaklaşık 1 hafta kadar kaldık. Neredeyse 57 yıl sonra Kore’yi oldukça değişmiş ve gelişmiş buldum. Kore, kültür olarak geçmişine ve değerlerine son derece önem gösteren ve saygı duyan bir toplum. Son derece ağır bedeller ödediği bir savaştan yorgun, yıpranmış ve kayıplarla çıkmış olan bir Kore, hızlı atılımları ve çalışkan toplumuyla kısa sürede dünya devletleri arasında en ileri sanayi ve teknoloji devlerinin olduğu bir ülke haline gelmiştir.

Bunları görmek beni çok sevindirdi. Bu gelişmişliği ve başarılarına rağmen, geçmişini ve nereden geldiğini unutmayan bu toplum, savaş anıtlarımıza ve mezarlarımıza son derece intizam ve özen gösteriyor. Özellikle Busan’da bulunan Birleşmiş Milletler mezarlığını ziyaretimiz sırasında mezarlığın temiz ve bakımlı olması beni çok mutlu etti. Orada omuz omuza savaştığım arkadaşlarımı ziyaret ederken gözyaşlarıma hâkim olamadım… Orada yatan ben de olabilirdim…

  • Ayla filmi Kore
    Ayla filmi Kore

    Türklerin ve Korelilerin savaşı asla unutmaması sizin için ne kadar önemli?

Düşmana karşı tek yürek olmuş ayrı kültür, dil, din ve ırka mensup ülkenin yaşamın kıyısında kahramanca çarpışması, zorluklara beraber göğüs germesi takdire şayan bir duygu. Ben inanıyorum ve eminim ki bu yaşananlar efsaneler gibi yüzyıllarca çocuklarımıza torunlarımıza masal gibi anlatılacak. Bizler birbirine Kan Kardeş diyen, dünyada belki de ilk ve tek milletiz. Ortak tarihimiz, anılar ve acılarımız bizleri birbirine hep kenetleyecek.

  • Kore Yarımadası’nın hâlâ bölünmüş ve barış anlaşması olmadan, iki Kore’nin hâlâ barışmamış ve birleşmemiş olarak görmeniz size ne anlam ifade ediyor?

Aynı kültüre ve ırka mensup bir ülkenin ikiye bölünmesi ve birbirine yıllardır böyle büyük düşmanlık beslemesi gerçekten çok üzücü. Ancak benim hala umudum var yakın gelecekte barış sağlanması bizleri çok mutlu eder.

  • Bize, Kore Savaşı’na katılmak sizi nasıl değiştirdiğini anlatır mısınız? Eğer varsa sizin hayatınızı ve bakışınızı kalıcı olarak değiştiren bazı şeylerden bahseder misiniz?

Savaş insanoğlunun asla yaşamak istemeyeceği bir durum ve ben bu durumu daha 21 yaşında gencecik bir delikanlı iken yaşadım. Ölümün soğukluğunu, yokluğu, çaresizliği, acıyı gözlerimle gördüm. Döndükten sonra yaşama bakış açım değişti ve her anın kıymetini bilerek şükrederek, geçmişteki kayıp arkadaşlarımı anarak ve hayatta kalarak ne kadar şanslı olduğumu düşünerek güzel bir hayat geçirdim.